Yılbaşı Gelmiş Neyime?
Yılbaşı Gelmiş Neyime?

Yeni bir yıl geliyor. Sokaklar ışıklı, vitrinler süslü, televizyonlar “umut” kelimesini bol bol kullanıyor. Ben de gülümsüyorum ister istemez. Çünkü bu ülkede umut, en çok da zor zamanlarda yakışıyor insana. Yine de içimden aynı cümle geçiyor:
Yılbaşı gelmiş… neyime?
Eskiden yılbaşı akşamları çok basitti. Evde tombala çekerdik. Annem çayı koyar, babam torbadan taşı çekerdi. Büyük ikramiye koca bir kahkahaydı. Bazen bir çikolata, bazen sadece “tam oldu” sevinci. Kimsenin cebinde fazla para yoktu ama kimse eksik hissetmezdi. Çünkü birlikteydik.
Şimdi yılbaşı deyince başka görüntüler çıkıyor karşımıza. Lüks oteller, pahalı eğlence mekânları, günler öncesinden dolan rezervasyonlar… Orası başka bir dünya. Bizim dünyamızda ise yılbaşı akşamı genelde evde geçer. Zaten bizim kültürümüzde yılbaşı, gösterişli bir kutlama değil; takvimin sessizce değişmesidir.
Rahmetli babam hep derdi:
“Yılbaşı bana hiç yaramıyor.”
Ne doğru söz… Yılbaşı ne maaşı artırır ne borcu azaltır. Ama yine de insan yeni bir sayfa açıldığına inanmak ister. Belki de en güzel tarafı budur.
Yılbaşı akşamı dışarı çıkamayız çoğu zaman. Çıksak ailemiz kızar, “evde otur” der. Zaten çıksan da bir çayın hesabını yaparsın. Bir akşam yemeği, haftalık mutfak masrafına denk gelir. O yüzden biz yılbaşını evde, sade, sakin yaşarız. Biraz televizyon, biraz sohbet, belki bir eski anı.
Türkiye’de yılbaşı, aynı anda hem tebessüm hem düşünce getirir. Bir yanda süslenmiş ağaçlar, öte yanda hesap yapan insanlar. Ama bu milletin güzel bir huyu var: Şartlar ne olursa olsun yüzünde bir gülümseme bulmayı bilir. Küçük şeylerden mutlu olmayı öğrenmiştir.
Asgari ücretli için yılbaşı; “sağlık olsun” demektir.
Emekli için yılbaşı; “şükür, bugün de geçti” demektir.
Gençler için yılbaşı; “inşallah bu yıl daha güzel olur” demektir.
Ve şimdi 2026 kapıda. Belki her şey bir anda değişmez. Ama umudu büyütmek bizim elimizde. 2026; emeğin daha çok karşılık bulduğu, yüzlerin daha çok güldüğü, insanların yarını daha az düşünerek uyuduğu bir yıl olsun. Kimse lüks istemiyor aslında. Biraz rahat, biraz huzur, biraz güven yeter.
Belki 2026’da tombala yeniden kurulur sofralara.
Belki yılbaşı yine sade olur ama içi dolu olur.
Belki “yılbaşı gelmiş neyime?” sorusu, yerini “iyi ki gelmiş” cümlesine bırakır.
Yeni yıl gelince mucize beklemiyoruz. Sadece daha güzel günlere inanmak istiyoruz. Çünkü bu ülkede umut, en zor zamanlarda bile insanı ayakta tutar.
Ve belki de en güzel yılbaşı kutlaması şudur:
Birbirimize gülümsemek…
“Geçecek” diyebilmek…
Ve 2026’ya, içten bir merhaba demek.







