VAR BİR HAYALİ: YEDİ RENKLİMİN
VAR BİR HAYALİ: YEDİ RENKLİMİN

Abdullah ALTUNKUP
egirdirses@hotmail.com - 0533 9650481Hiç de hoşnut değildi aslına halinden. Göl ses etmedi için için gidişine ya da herkes sağır rolünü ustaca oynadı. Bazımız arkasından ağıt yaktı. Bazımız gözlerini kısıp uzun uzun baktı. Göl ses etmedi ben se pes etmedim. Karınca kadar olmasak da istikametimiz tek idi. Bir gün çıkıp barajlara yalvardım bir avuç da olsa salıver suyundan göle diye. Yağmur duaları günahkârların dilinde pelesenk oldu, ama beyhude. Seni kurtarsa kurtarsa lapa lapa kar sevindirdi. Hey gidi göl ateş olsan bir kova su yeter de artardı hararetini dindirmeye lakin seninki gönül ateşi; oluk oluk aksa serinlemez ki, sevdaya su nafile.
Neyse; gelelim asıl mevzuya. Dün akşam gökyüzünden indirilen yağmur damlalarını âdeta secde karşıladı göl. Cadde ve sokaklardan koşa koşa göle gidiyor kaldırım taşlarına buse konduran gölün aşkları. Sabah yine aynı manzara. Sevinçten deliye döneceğini düşlediğim göl hala durgun, hala üzgün. Onca sevgilin yolunu kim kesti de kavuşamadı sevdalılar anlamdım gitti.
Akşama geri dönelim. Araba ile çıktığım kısa bir yolculukta sevinmedim desem yalan olur zannımca. Yollar göle dönmüş, göl kollarını açmış yağmur damlalarından oluşan devasa kalabalığın kendisine katılmasını iple çekiyor. Umut diyor; fakirin ekmeğidir. Gerçekten de güneşin ilk ışıkları ile görüyorum ki deyim gediğine cuk diye oturuyor. Göl hala üzgün, yine aynı beklenti içerisinde. Pamuksu bulutların tonla su yüklenmesi için dua etmekten başka çaresi olmadığının farkına varıyor. Sonra, içinden şunları geçiyor: hey gidi insanoğlu; ben yıllarca senin gönlünü hoş etmişken bu umursamazlık niye sözleri kulaklarımda çınlıyor. Ha bu arada arabanın sileceği cama inen yağmur damlarını kovmak için var gücü ile çalıyor. Dünya işte; biri gel diye çırpınırken diğeri kovmakla meşgul. Geliş diş mesafem yaklaşık olarak 100 km. nereden nereye gittiğimin pek de bir haber değeri yok aslında. Asfalt zeminde biriken sulara takılıyor aklım. 100 km boyunca yol kenarında yitip giden abıhayata baktıkça göl aklıma düşüyor. Sonra kendi kendime konuşmaya başlıyorum. Acaba diyorum şehirde ya da yollarda yitip giden kimsesizlere yuva yapamaz mıyız YEDİ RENKLİMİ?
Aslına bakarsanız bunca laf kabalığının tek bir açıklaması var azizim. Isparta’nın yağmur suyunu ve yol boyunca akıp giden suyu Eğirdir Gölüyle buluşturmak kime nasip olacak merak içerisindeyim. Göl dedi ki: Hey gidi Gül Şehri, vefa bir semt adı olarak kalmasın aklında. Bulutların sevinç ve hüzün gözyaşlarını gönder bana.
Yedi Renklime vefa borcu ancak bu şekilde ödenir kanaatindeyim. Ne dersiniz?
